Siz Hangisini Alırsınız?

Kasım 20, 2016

Geçen gün açıklanan bir araştırmada  şirketlerin yaklaşık %80’inden fazlasının aile şirketi olduğundan bahsediliyordu. Hiç kurumsal değil diyerek eleştirdiğimiz şirketlerin çoğunluğu da aile şirketi. Peki bu derin farklılık nereden kaynaklanıyor?

 

Bir çok nedeni var elbette ama bu nedenleri değil de bakış açılarını düşünelim istiyorum.

 

Kurumsal yapılarda İnsan Kaynakları vizyonu orada çalışan profesyonelin vizyonundan daha bağımsızca şekillenir. İK’ya olan geniş bakış açısı en alttan en üste kadar bütün çalışanları olumlu yönde etkileyen bir kurum iklimi oluşmasına neden oluyor. Elbette her iklimde kötü havalar olacaktır ama asla yıkıcı bir hortum oluşmaz. Her şey hassas bir saatin dişlileri gibi uyumlu çalışır. Problem ise insandır. Çünkü insan, tıkır tıkır çalışan sistemler bütünüyle  sıkı hedefler arasında sıkışacak bir  canlı değildir. Aksini denerseniz mutlaka problem çıkar. Belki aranızdan bir kısmı bunu yaşadı veya yaşıyor. Bu nedenle en kurumsal yapıda bile mutlaka uygulamaların insana dokunuyor olması gerekir. Çalışanın duygularını, egolarını yok sayan ona dokunamayan sistemler, yöneticiler başarısız oldu ne yazık ki. En azından bugüne kadar gördüğüm ve bizzat yaşadığım tecrübeler hep aynı sonuca götürdü beni.

 

Diğer tarafta kurumsallaşma sürecini başlatamamış veya tamamlayamamış şirketlerde İK profesyoneli olmak daha zordur. Sizin vizyonunuzun çok geniş olmasının her zaman işe yaramayacağını size gösterecek çok olay yaşayabilirsiniz. Gündeminiz diğer meslektaşlarınıza göre daha farklı olabilir. Tek amacınız bulunduğunuz kurumda ihtiyaçları da gözeterek en iyisini yapmaktır.

 

Sistem yok ise sıfırdan kuralım, var ise geliştirelim diyerek performans değerleme, kariyer yönetimi veya yetenek yönetimi gibi birbiri ile entegre sistemleri hayata geçirip hem şirketin hemde çalışanların hayatını kolaylaştırmak daha mutlu bir iklim yaratmak istersiniz. Sıfırdan bir şeyler ortaya çıkarmak gerçekten zor ama bir o kadar da keyiflidir. Bu arada İKLİM dedim ama bu kavram yazarken çok kolay  gerçek hayatta değiştirmeye kalktığınızda bir o kadar zor bir olgudur. Emek, zaman, sabır en önemlisi inanmışlık ister. Bir çok defa duvara çarpacağınız için acıya dayanıklılık ister. Bunun yanında sponsorluğu saymıyorum bile.

 

Baktığımızda her iki yapının da kendine özgü zorlukları var. Siz hangisini alırsınız? Sistemler bütününü mü ? İnsanlar bütününü mü?