Yeteneği Yönetebilmek

Mart 13, 2017

Başlığa baktığınızda yine yetenek yönetimi mi diye sorabilirsiniz kendinize ama durun bir dakika. Bu defa yetenek yönetimine başka bir açıdan bakmaya çalışalım. İnsan Kaynakları profesyonelleri olarak çalıştığımız kurumun İK vizyonu çerçevesinde bir şekilde yetenek yönetimiyle ilgili çalışmaların içinde bulunmuşuzdur diye düşünüyorum. İK vizyonu çerçevesinde bazılarımız daha geniş uygulamalar içinde bulunurken bazılarımız kıyısından kenarından geçti.

Peki çalıştığımız şirketi bir kenara bırakıp daha yüksekten bakmaya çalışalım. Yetenek yönetiminin etkin uygulanmasına sonuçları açısından şirketlerden daha çok ülkelerin ihtiyacı olduğuna inanıyorum.

Bu ne demek şimdi?

Ülkemiz açısından baktığınız 2016 yılını baz aldığımızda elimizde ilk ve orta öğretim çağında olan on altı milyon öğrenci var. Diğer açıdan baktığımızda uzman yardımcısı/uzman seviyesinde on altı milyon çalışanımız var.

Üniversitede öğrenim gören öğrenci sayısı ise yaklaşık altı milyon. Yani altı milyon orta ve üst seviye çalışanınız var. Mutlaka aralarında muhteşem cevherler var ve ülkelerine (şirketlerine) büyük katkılarda bulunabilirler. Fakat kimsenin haberi yok sonra da performanstan bahsediyoruz.

İnsanı yaptığı işin odağına koyan her şirket gibi yirmi iki milyon çalışanımızın güçlü yönlerini ve gelişime açık yönlerini belirleyebiliyor muyuz?

Peki, başka bir soru sorayım ilgilendikleri alanda çalışmalarını ve gelişmelerini sağlayacak imkânları sunabiliyor muyuz?

Ne yazık ki yukarıda yazdıklarımı kurum bazında yapamayan bizlerin daha büyük ölçekte yapması rasyonel görünmüyor.

İdeal bir yetenek yönetimi sistemi, diğer sistemlerle birlikte çalışmakla beraber kısaca şu şekilde işliyor; yetenek tanımını yap, buna göre içerideki yetenekleri belirle, dışardakileri kuruma kazandır, ihtiyaçlar doğrultusunda geliştir, performanslarını ölç, geri bildirimde bulun ve elde tutmaya çalış.

Bu süreçleri layıkıyla yerine getirdiğimiz takdirde olayın bütün tarafları karlı çıkıyor. İnsan kendini geliştiriyor ve sevdiği işte daha verimli olabiliyor, kurum imajını daha da yükseltiyor, verimlilik artıyor ve kaliteli ve yenilikçi sonuçlar elde ediyor.

Yetenek yönetimini ülke ölçeğinde ele aldığımızda ise kazanan hem insan, hem ülke oluyor. En değerli kaynağımız sayesinde rekabette diğer ülkelere göre oldukça avantajlı hale geliyoruz. Başka birçok yararı var ve eminim sizler benden çok daha fazlasını sayabilirsiniz.

Benimki bir ütopya uygulanması, hayal şimdilik… Ama olsun hayali bile güzel.

Bu arada kendime şu soruyu da sormadan edemiyorum.

Şirkette ve ülkede yetenek yönetimi dedim ama her ikisine de bireysel olarak katkımızın sınırlı olduğu çok net. Peki, çocuğu, kardeşi, yeğeni vb. olanlar için soruyorum:

Acaba evde yetenek yönetimi uygulayabilir miyiz?

Kim bilir başarılı olursak belki kurumlara ve sonra ülkelere de örnek olabiliriz.

Hakan Selahi