Değişmek ?

Kasım 28, 2018

Yeni kurulmuş, bünyesinde İnsan Kaynakları departmanı olmayıp kurmak isteyen veya daha önce kurmayı denemiş fakat bir şekilde istediği noktaya gelemediği için bir süre sonra tekrar İnsan Kaynakları departmanı kurmak isteyen şirketlerde çalışma şansım oldu. 

 

Hangisi olursa olsun İnsan Kaynakları açısından kolay bir durum değil. Şirket yeni kurulmuşsa yapacak çok işiniz var demektir. Bütün İnsan Kaynakları alt yapısını kurmanız gerekir. Yasal süreçlerden prosedürlere kadar bir çok işi kısa sürede çözmeniz beklenir. Sabır ve azim mutlaka sahip olmanız gereken özelliklerin başında gelir.

 

Bu amaçla herkes yetenekli çalışanlarını kaybetmemeye uğraşıyor yada kritik pozisyonlar için en iyi adayı bulmak istiyor. Bazen bu yetenek bulunsa da yetmiyor. Nadide bir çiçeğe eş yetenek, yetişip büyümek için uygun ortam bulamıyor ve asitli bir toprağa ekilmişcesine çürüyüp gidiyor. Tabii harcanan emeklerde. Hatta bazen iyi yönetilmeyen bir süreç şirkette iş barışını bile bozan negatif bir hale yaratabiliyor.

 

Diğer taraftan uzun yıllar faaliyette olup bir şekilde İnsan Kaynakları departmanı oluşturmamış şirketlerde mevcuttur. Bunların yanı sıra bazı şirketlerde vardır ki adları gerçekten kocaman olup nasıl böyle bir şirketin …departmanı, …..yazılımı, ….uygulaması olmaz türünden cümleler kurdurup size şaşkınlık içinde bırakabilir.

 

Bu tip şirketlerde İnsan Kaynakları departmanı kurmak için ciddi desteğe ihtiyaç vardır. Gerçi mutlaka bir destek vardır ki İnsan Kaynakları departmanı kurulsun isteniyordur. Fakat bu isteğe rağmen çok ciddi rezistans görmeniz büyük ihtimaldir. Personel işleriyle uğraşan muhasebe bölümü veya benzeri departmanın durumu bugüne kadar bir şekilde getirmiş çalışanları İnsan Kaynaklarını muhtemelen “kenar süsü” olarak nitelendirerek yaptığınız işi önemsizleştirmek için epey çaba sarf edeceklerdir. Diğer taraftan şirket içinde başka bir eskiler grubu “eski köye yeni adet” getirmenizden rahatsız olup “biz bu şirketi portakal sandığı üzerinde kurduk siz bilmezsiniz” türü cümleleri çokça kuracaklardır. Saydıklarım kısa örnekler olup içinde beşe bölünmüş sizler-bizler içeren organizasyon görmüşlüğüm vardır. Görüldüğü üzere bir İnsan Kaynakları profesyonelinin bu kurumda da işi gerçekten zordur. Destekçileri çok şey beklerken o alt kademelerde en basit bir işi çözmek için bile oldukça fazla efor sarf etmek zorundadır. Bu tip yapılarda da başarı için sabır ve azim çok önem taşımaktadır.

 

Son olarak daha önce İnsan Kaynakları departmanı olup herhangi bir sebepten başarısızlığa uğramış bir şirkette İnsan Kaynakları departmanını ayağa kaldırmaya çalışmak en zorlusudur diyebilirim. Geçmişin kötü mirasını herkesin kabul edeceği bir başarı gösterene kadar sırtınızda taşımak zorundasınızdır.

 

Her önerinize karşılık, “Bunu geçmişte de denemiştik ama başarısız oldu” gibi cümleleri duymaya hazırlıklı olmanız gerekir. En önemlisi krediniz çok azdır ama buna karşılık sizden beklenti çok yüksektir. Bu nedenle çok kısa sürede işe ölçülebilir katkı sağlamanız, çalışanlar içinde artı bir kazanç getirmeniz beklenir. Ancak bu şekilde gerek çalışanlar gerekse de yönetim gözünde krediniz artacaktır. Görüldüğü gibi bu tip yapılarda da İnsan Kaynakları profesyonelinin işi hiç kolay değil. Yılmadan denemeniz, ikna etmeye çalışmanız gerekecek bir çok örnekle karşılaşmanız muhtemeldir. Diğer oturmuş bir yapıda çalışan meslekdaşının böyle bir şey için efor sarf etmezken sizin çok yoğun mesai harcamanız gerekebilir. Çünkü sistemleri kurmak, yeniden yapılanmak kolay işler değildir.

 

Projeyi her aktardığınızda neden olamayacağı ile ilgili geri dönüşleri göğüslemeye hazır olmalısınız.

 

Paylaştığım üç örnekte de özveri, sabır ve azim şart.

 

Peki ne için ?

 

Bunu herkes kendi kendine cevaplamalı diye düşünüyorum.

 

Yukarıda belirttiğim özveri, sabır ve azim gibi özelliklere İnsan Kaynakları profesyoneli olarak mutlaka sahip olmanız gerektiğini belirtmiştim. Fakat bunlardan daha da önemlisi var ki istediğiniz kadar sabırlı ve azimli olun o yoksa bir anlamı olmayacaktır.

 

O da değişme isteği. Gerçekten değişmeyi istemek. Biliyorsunuz ki kimseyi istemedikçe değiştiremezsiniz aksine siz değişirsiniz. Bu kurumlar içinde geçerlidir. Kurumları oluşturan insanlar en üstten alta kadar değişim istemezse ne yaparsanız yapın bir işe yaramayacaktır.

 

İşi kabul ederken değişimle ilgili çok güzel konuşmaları en yetkili ağızlardan duymuş olabilirsiniz. Çalışmaya başladıktan ancak belli bir süre sonra görürsünüz gerçekten değişim isteniyor mu istenmiyor mu? diye. Ben buna “screen saver” etkisi diyorum. Hani mouse’u hareket ettirmediğinizde ekranda muhteşem bir görüntü varken mouse’a veya klavyeye dokunduğunuzda bilgisayarın masa üstünün o dağınık haliyle baş başa kalırsınız ya işte o andan bahsediyorum.

 

Evet herkesin kurum içinde değişim anlayışı farklı olabilir ama kurumun ihtiyacı hangi yöndeyse tek bir vücut olarak karar verip o yöne doğru değişmek gerekir. Bunun için tüm yönetiminin birlikte olduğu zeminleri ve ihtiyaçları belirlemek işin en temelini ve bir sonraki adımları netleştirmek esastır. Tek vücut ve tek karar haline gelmedikçe taşlar üst üste oturmaz bir türlü. Atılacak adımın yönü belli olmadıkça, ilerleme kaydetmek mümkün olmaz. Değişmeyi istemek inanmak farklı ama değişime hazır olmak çok farklıdır.

 

Unutmamak gerekir ki hangi yöne gideceğini bilmeyen yelkenliye hiç bir rüzgar yaramayacaktır.

 

Hazırlayan: Hakan SELAHİ