Şirketiniz için yeni bir çalışan ihtiyacınız oldu. Pozisyon açıldı, işe alımlar için özgeçmişler değerlendirildi ve iki aday arasında kaldınız. Birisi çok iyi bir üniversiteden ve yüksek bir ortalamayla mezun olmuş, diğeri ise orta halli bir okuldan mezun ve çeşitli şirketlerde alakasız işler yapmış mücadeleci biri. Her ikisi de nitelikli. Hangisini seçerdiniz?
UPS Bilgi Sistemleri İK Direktörü, HRCI sertifikalı kıdemli profesyonel Regina Hartley TED konuşmasında tam da bu konudan bahsediyor. Harika bir özgeçmişe sahip bir aday ile aynı noktaya tırnaklarıyla kazıyarak gelmiş bir kişi arasında seçim yaparken “mücadeleci”lere şans verilmesi konusunda işe alım profesyonellerini yüreklendiriyor.
Her özgeçmişin bir hikaye anlattığını söyleyen Hartley, yıllar içinde çeşitli ve birbirinden bağımsız iş deneyimleri olan kişilerin iki şekilde de değerlendirilebileceğinden bahsediyor.
İlki “istikrarsız, dikkat eksiği olan, tahmin edilemez biri”, diğeri ise “zorluklara karşı tutkuyla mücadele etmiş biri”. Bu kadar mücadelenin ardından aday en azından bir mülakatı hak eder, diyor.
Hartley’in kendisinin de bu bahsettiği kavgacılardan biri olması bence anlattıklarını daha da etkili hale getiriyor. Babası bir işte tutunamayan paranoyak şizofren biriymiş. Hartley ailenin beş çocuğundan dördüncüsüymüş, hiç çamaşır makinesi ya da araba olmamış biri olarak yaşamında onun başarılarına yatırım yapacak biriyle karşılaşması ve geldiği yer ilham vericiydi.
Konuşmasında vurguladığı bir nokta ise başarılı iş adamları veya liderlerin ortak özelliklerinden birinin de özel hayatlarında çok zor günler geçirmiş oldukları. Ailesi tarafından terk edilme, alkolizm, şiddet, öğrenme zorluğu vb. çoğumuzun travma olarak adlandırdığı ve ileriki yaşlarda çözmeye çalıştığımız durumları yaşamış olan bu kişiler kötü durumlarından sağlıklı ve başarılı çıkabilmeyi başarmışlar. Bilim insanları buna “travma sonrası büyüme” demiş. Başka bir deyişle aslında kadersizlik, bahtsızlık ya da şanssızlık gibi görünen koşulları nasıl lehine çevirebileceği kişinin elinde olduğuna dair bir ifade.
Hartley’i dinlerken en hoşuma giden kısımlardan biri de şuydu: “Bu özgeçmişi ele alalım. Adayın ailesi onu evlatlık vermiş. Hiç bir zaman üniversiteyi bitirememiş. Sürekli bir işten ötekine atlamış. Bir süre Hindistan’da kalmış ve hepsinden öte, disleksisi var. Bu adamı işe alır mıydınız? … Onun adı Steve Jobs.”
Diğer makul gerekçelerinden biri ise şöyle: Çok iyi eğitimli kişiler işin gerektirdiği basit ve rutin işleri yapmak istemeyebiliyor. Öte yandan hayatı mücadeleyle ve problem çözmeyle geçmiş ve böylece becerikli hale gelmiş diğer grup ise işteki zorluklara gelince çocuk oyuncağı olarak görüp tutkusu ve amaç gizli silahlarıyla başarılara imza atabiliyorlar. Bu kişiler için ekleyebileceğim iki gizli silah daha olabilir: azimli olmaları ve şikayet etmemeleri. Çünkü bu insanlar şikâyet etseler de faydasının olmayacağını çok iyi biliyorlar. Bu nedenle de onların her zaman yeni ve farklı bir çözüm bulmaları gerekiyor.
Velhasıl normalde hafife alacağınız adayları bir daha düşünmekte fayda olabilir.
Türkçe deşifresine buradan ulaşabileceğiniz konuşmanın videosunu Türkçe altyazı ile buradan izleyebilirsiniz.
Serpil Ata
Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Görevlisi, Derin Akademi Eğitim Koordinatörü